Sivil toplum kuruluşları ya da sivil toplum örgütleri, resmî kurumların dışında kalan ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır. Sivil toplum örgütleri oda, sendika, vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterir. Vakıf ve dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır ve herkese yardım etmek için kurulmuşlardır.
Anlam ve içerik bakımından kitle örgütlerinden ayrılırlar. Sivil toplum kuruluşlarının önemli bir kısmı güdümlü bir yapılanma içerisinde belli merkezlere bağlı çalışmaktadırlar. Fakat buna karşın kitle örgütleri ise, adı üstünde, kitlelerin ürünü, sesi ve gücüdürler. Bu ürün, ses ve güç, demokratik ilkelerin örgütlenmenin omurgasına yerleşmiş olmasından meydana gelir. Burada sözü edilen demokrasi halkın doğrudan demokrasisidir. Yani halkın kendi örgütü içinde, kendisini ifade edebilme özgürlüğüdür.
Kitle örgütü, bünyesinde belirli bir toplumsal sınıfı veya çeşitli toplum katlarından gelen, aynı meslekten kişileri veya toplumun aynı özelliğe sahip belli unsurlarını barındıran, ve temsil ettiği kitlenin ekonomik-demokratik hak ve çıkarlarını savunan örgütlere verilen isim. Çoğunlukla girişimcilerden oluşan bu toplumlar gönüllü olarak yardım etmek amacıyla çalışırlar.
Kısaca Sivil toplum kuruluşu, halkın bir araya gelerek oluşturmuş olduğu, amaç doğrultusunda daha iyi yaşam koşulları hedefleyen yasal örgütlere verilen isimdir. Sivil toplum kuruluşları, sosyal ekonomik, işçi hakları, dini amaçlı veya hayır işleri gibi alanlarda faaliyet gösterebilir. Sivil toplum kuruluşlarına bazı örgüt ve kurumlar örnek gösterilebilir.
Sendikalar, Dini kuruluşlar, Düşünce kuruluşları, Kâr amacı olmayan vakıf veya dernekler, Ticari kuruluşlar, Meslek kuruluşları, Siyasi partiler, Sanayi kuruluşları, Gençlik dernekleri, Devlet bünyesinde olmayan okullar bunlara örnek gösterilebilir
ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
Sivil toplum kuruluşları, resmî kurumların dışında kalan ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukukî ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır. Sivil toplum örgütleri oda, sendika, vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterir. Vakıf ve dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır ve herkese yardım etmek için kurulmuşlardır.
Sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerinin altında yatan temel faktör, dayanışma ruhu olmaktadır. Ayrıca bireylerin, iş yaşamı dışında dayanışmasını ve vatandaş sorumluluğunu canlı tutacak kurumlara gün geçtikçe ihtiyaçları artmaktadır. Sivil toplum örgütlerinin her biri farklı toplumsal problemlerle uğraşmaktadır. Böylece toplum daha çoğulcu ve katılımcı bir hale gelmektedir. Bu örgütlerin amaçları ülke içerisinde yaşanan sorunlara karşı devletin kayıtsız kalmamasına ve bürokrasiye baskı yaparak yetkililerin çözüm sunmasına yardımcı olmaktır. Gelişmiş ülkelerde çeşitli sivil toplum örgütlerinin siyasi mekanizmayı belli şekillerde etkileme güçleri vardır. Ayrıca bu etkiyi uluslararası boyuta taşıma gibi bir özelliğe de sahiptirler. Birçok gelişmiş ülke vatandaşlarının oluşturduğu ”dünya sivil toplumu” tarafından son yıllarda toplumun bilgilendirilmesi konusundaki faaliyetler yoğunluk kazandı. Greenpeace ve Red Cross gibi uluslararası sivil toplum örgütleri sosyopolitik konularda şirketler ve hükümetlerden bile daha inandırıcı hale gelmiştir. (Şenkal,2003) Sivil toplum örgütlerinin bu özelliğe sahip olmaları birçok ülke vatandaşlarının nezdinde güvenirliklerini arttıran ve faaliyetlerinde başarıya ulaşmalarına yardımcı olan bir faktör olmaktadır.
Sivil toplum kuruluşunu oluşturan bireyler belirli bir ideale ve vizyona sahiptirler. Bu açıdan bakıldığında bir ülkede sivil toplumun gelişebilmesi için eğitim seviyesinin toplumsal duyarlılığın ve dayanışma anlayışının gelişmiş olması gerekmektedir. Sivil toplum kuruluşları topluma hizmet götürmek amacıyla ortak yaklaşımlar göstermiş fertler tarafından kurulan kuruluşlardır. Gönüllülük esasına göre hareket eden ve kamunun bir parçası olmadan ve kâr amacı gütmeden belli bir hedefe yönelik bir araya gelen kendi yönetimine sahip kuruluşlardır. Birçok alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları vardır. Sivil toplum kuruluşları, faaliyet alanları, organizasyon biçimleri, yönetim şekillerine göre farklıdırlar. Ama ortak özellikleri nelerdir diye sorulduğunda şu dört unsur ortak özellikleri olarak kabul edilebilir. Bunlar; kâr amacı gütmemek, bağımsızlık, gönüllülük, bir vizyona ve bir ideale sahip olmak şeklinde açıklanabilir.
Bağımsızlık (Özerklik)
Siyasal iktidardan bağımsız hareket edebilmelerini ifade eder. Bu bağımsızlık ideal olarak hem yönetimsel hem de ekonomik bağımsızlığı öngörmektedir. Misyonları çerçevesinde bağımsız hareket etseler de zaman zaman devlet organlarıyla iş birliği ve ortak hareket edebilmektedirler. STK’ların tamamen veya kısmen devlet organları tarafından desteklendiği durumlarda bile STK bünyesinde herhangi bir devlet yetkilisi bulunmadıkça, kurumun STK olma özelliğinin devam ettiği kabul edilir. Günümüzde devletten ekonomik olarak destek alabilen veya ortak projeler yürüten sivil toplum kuruluşları mevcuttur. Bu sivil toplum kuruluşu olmalarına engel olmamakla birlikte tamamen ekonomik olarak devlete bağımlı hâle gelmiş kuruluşların sivil toplum olma özelliklerini kaybedecekleri söylenebilir. O zaman ister istemez devletin bir aygıtı hâline geleceklerdir.
Gönüllülük
Sivil toplumu kuruluşları topluma hizmet götürmek amacıyla ortak yaklaşımlar göstermiş fertler tarafından kurulan kuruluşlardır. Gönüllü olarak ortak hassasiyet ve ortak amacı paylaşan devlet baskısı ve yaptırımı olmadan bir araya gelen bireylerin oluşturduğu gönüllü yapılanmalardır. Sivil toplum kuruluşlarına hizmet eden kimseler yaptıkları bu işten bir maddi kaygı beklemezler. Herkesi bir araya getiren şey ortak bir amaçtır. Bu kuruluşlara üyelik veya üyelikten ayrılma herhangi bir zorlanmaya veya yaptırıma tabi değildir. Tamamen üyelerin kendi iradeleri ile karar verebilecekleri konulardır.
Bir Misyona ve Vizyona Sahip Olmak
Misyon: Misyon: Bir kurumun varlık sebebi olup, ne yaptığını, nasıl yaptığını ve kimin için yaptığını ifade eder. Kurum misyonu sayesinde hizmet alanlarının neler olduğunu, ne yapması gerektiğini belirler ve üyelerini ortak hedefe odaklar, gayretlerini bu amaca kanalize eder. Faaliyetleri daha verimli hâle getirir, rekabetçi ve sürdürülebilir kılar.
Vizyon: Bir kurumun geleceğini sembolize eder. İdarenin uzun vadede neler yapmak istediğinin ifadesidir. Bir işletme ya da kurumun gelecekte ulaşmak istediği, varmak istediği hedeftir, amaçtır. Bir Kurumun vizyonu, çalışanların faaliyetlerine anlam kazandırır. Çalışanların enerjilerini temel hedeflere odaklayabilmesine yardımcı olur. Mevcutla yetinmeden daha ileriye ve yukarıya bakılmasını sağlar.
STK’lar, vizyonları ve misyonları doğrultusunda faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Genelde STK’ların hedefleri toplumsal zenginlik ve refaha katkıda bulunmak veya toplumdaki dezavantajlı grupların ihtiyaçlarını gidermektir. Bu anlamlarda birçok sivil toplum kuruluşu: işsizlik, ayrımcılık, yoksulluk, çevre, ticaret, kalkınma, insan hakları vb. birçok konuda, sosyal yardımlaşmayı ve dayanışma sağlayacak faaliyetleri sürdürmektedir.
Sivil Toplum Kuruluşlarının İşlevleri
Sivil toplum kuruluşlarının işlevlerini kabaca; siyasal işlevler, toplumsal işlevler olarak sınıflandırmak mümkündür.
1)Siyasal işlevler
Sivil toplum örgütlerinin en önemli işlevi siyasi iktidarla birey arasında bir tampon bölge oluşturmasıdır. Bu sayede siyasi iktidarın bireye nüfuz ederek onu etkisizleştirmesini engellediği gibi, siyasi iktidarı da toplumun baskısından kurtarır. Bireyler siyasal iktidarın otoritesi karşısında korumasızdırlar. Ancak örgütlenmiş sivil toplum bireylerin haklarını koruyabilir. Bu açıdan siyasal iktidarı denetim altında tutarak onun despotlaşmasını engeller. Çünkü bütün güçlerde olduğu gibi siyasal iktidar gücünün de doğasında otoriterleşme veya totaliterleşme eğilimi vardır. Diğer taraftan bireylerin ve toplumun siyasal iktidardan istekleri karşılanamayacak kadar çoktur. Bu talepler karşısında baskı altında kalan siyasal iktidar da kendini korumak için despotlaşabilir. Sivil toplum kuruluşları devletlerin karşılamakta zorlanacağı bu ihtiyaçları vakıf dernek vb. kuruluşlar vasıtası ile karşılayarak siyasal iktidarı rahatlatır ve asli görevlerini yerine getirmesini sağlar.
Siyasetin sadece siyasi partilerde yapılması dönemi geçmiştir. Demokratik bir ülkede iktidar, tabana dayalı toplumsal örgütlenme biçiminde görünür; siyasal istence bağlı olarak kurulur ve çoğulcu bir düzende halkın katılımıyla kurumsallaşır. Çok partili temsil sistemindeki tıkanma ya da tekleme karşısında halkın istencini ortaya koymasında ve siyasi kararların alınmasına katılmasında siyasi partiler yanında STK’lar da önemli rol oynamalıdır. Bu kuruluşlar siyasal partiler gibi, demokratik siyasal yaşamın vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilmelidirler. Siyaset, siyasal partilere ilaveten sivil toplum örgütleri içinde de üretilen buradan siyasal üst yapıya taşınarak programlar haline getirilen ve yeterli destek sağlanabilmesi için kamuoyuna sunulabilen bir süreçte oluşmalıdır.
2)Toplumsal İşlevler
Toplumların daha karmaşık hâle geldiği günümüzde sivil toplum kuruluşlarının önemi her geçen gün daha da artmaktadır. Günümüzde sivil toplum kuruluşları; eğitim, sağlık, sosyal yardımlaşma, insan hakları, doğal afetler, bilim ve teknoloji, çevre, din gibi birçok alanda faaliyet göstermektedirler. Bütün bu alanlarda toplumun ihtiyaç duyduğu faaliyetleri gerçekleştirmekte aynı zamanda toplumu aydınlatma ve bilgi verme görevi yapmaktadırlar. Meydana getirdiği organizasyonlarla bireylerin topluma yabancılaşmasını engellemekte, sosyal ve verimli birer yurttaş olmasını sağlamaktadırlar.
Sivil toplum devletin ve devlet otoritesinin dışındaki kendi ilke ve kurallarına göre işleyen, otorite alanı dışında özerk olan toplumsal alandır. Sivil toplum kuruluşu ise sivil toplumu oluşturan bireylerin belirli bir amaç için gönüllü olarak, devletten bağımsız bir şekilde, bir araya gelerek oluşturdukları, belirli bir organizasyonu olan yapılardır. Yani sivil toplumun örgütlenmiş hâlidir. Sivil toplum kuruluşları, faaliyet alanları, organizasyon biçimleri, yönetim şekillerine göre farklıdırlar. Ama ortak özellikleri nelerdir diye sorulduğunda şu dört unsur ortak özellikleri olarak kabul edilebilir. Bunlar; kâr amacı gütmemek, bağımsızlık, gönüllülük ve bir vizyona-ideale sahip olmaktır. Sivil toplum kuruluşlarının işlevlerini ise siyasal işlevler ve toplumsal işlevler olarak sınıflandırabiliriz.